7 Şubat 2010 Pazar

MUKALLİB Çeviren(kalpleri)

Biz onların kalplerini ve gözlerini, ilkin inanmadıkları gibi tersine çeviririz ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terk ederiz. (Enam Suresi, 110)

İnsan Allah'ın kendisi için seçip beğendiği dini öğrenmeden ve onu yaşamadan, Allah'ı gereği gibi tanıyamaz, yaratılış amacını kavrayamaz. Hayatın, ölümün, ahiretin, cennetin, cehennemin, şeytanın ve meleklerin neden yaratıldığını da tam anlamıyla kavraması mümkün olamaz. İçinde milyarlarca canlıyı barındıran kainatın yaratılışındaki hikmetleri düşünmez bile. Bu insan hayatı boyunca gaflet içinde yaşayıp yine gaflet içinde ölür. Ancak Allah insanın kalbine iman verdiği takdirde kişi bütün bu soruların cevabını bulur. Böylelikle Allah daha önce Kendisi'ne inanmayan bir insanın kalbini çevirerek samimi olan bir hale döndürebilir. Önceden din hakkında olumsuz düşünen bir insan artık olumlu düşünmeye, O'nun emirlerinden yüz çeviren bir insan bunları titizlikle uygulamaya başlar.

Allah'ı hiç zikretmezken sürekli O'nu anmaya, hiç şükretmezken sürekli şükretmeye başlar. Daha önce Allah'ın varlığının delillerini, O'nun bağışladığı nimetleri, şefkatini ve merhametini hiç fark edemezken artık bunları açık bir şuurla fark eder. Kısaca iman eden kişi adeta uykudan uyanmış gibidir. Çünkü Allah onun kalbine imanı sindirmiş ve küfürden çevirmiştir.

Görüldüğü gibi imanı insana ancak Allah verir; dilediği anda da geri alır. İnsanın iman sahibi olması ise, kalbinin Allah'ın ayetlerine karşı yumuşamasına bağlıdır. Ancak Allah'a teslim olmuş bir kalp hidayet bulur.

İnkarcılar iman etmedikleri için etraflarındaki büyük gerçekleri göremezler. Tüm kainat Allah'ın varlığının apaçık delilleriyle doludur; ama inkar eden kimse bunu fark edemez. Allah bu durumla ilgili olarak pek çok ayette, inkarcıların kalpleri üzerinde kavramalarını engelleyen bir perde olduğunu bildirir. Bir ayette şöyle buyrulur:

Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman, sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdikleri (amelleri)ni unutandan daha zalim kimdir? Biz gerçekten, kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde (gerdik), kulaklarına bir ağırlık koyduk. Sen onları hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar. (Kehf Suresi, 57)

İnkarcılar da kimi zaman kendilerine tebliğ edilen dini anlamadıklarını itiraf ederler. Kendilerini hidayete davet eden Hz. Şuayb'a karşı, Kuran'da haber verilen ve "Ey Şuayb" dediler, "Senin söylediklerinin çoğunu biz kavrayıp anlamıyoruz..." diyen (Hud Suresi, 91) inkarcılar bunlara bir örnektir.

Eğer bir insanın kalbi üzerinde perde varsa ve Allah bu kişinin anlayışını kapatıyorsa, artık onu doğru yola çevirmek, Allah'ın dilemesi dışında mümkün değildir. Allah bu konuya Kuran'da şöyle dikkat çeker:

Onlardan seni dinleyecekler vardır. Ama hiç duymayan -sağırlara -üstelik hiç akılları ermiyorsa- sen mi duyuracaksın? Ve sana bakacak olanlar vardır. Ama kör olanları -üstelik basiretleri de yoksa- sen mi doğru yola ulaştıracaksın? (Yunus Suresi, 42-43)

Allah ancak kalpten iman etmeyi ve Kendisi'ne yakın olmayı isteyenin kalbini yumuşatır, böyle bir kişiyi samimi Müslümanların arasına katar. Samimiyetsiz olanların da kalbini çevirerek onları küfre geri döndürür. O dilediğinin kalbini dilediği anda çevirmeye kadirdir. O'nun çevirdiği kalbi tekrar geri döndürebilecek olan da yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder